S.S.S.
Bilim dalı olarak akustik çok geniş bir yelpazede ele alınmaktadır. Bugün daha detaylı olarak konuşacağımız mimari akustiğine ek olarak tahminlerin çok ötesinde ve kendi içerisinde birbirinden ayrı uzmanlıklar gerektiren farklı alanlar akustik ana başlığı altına girmektedir. Mühendislik akustiği, biyoakustik, ve biyomedikal uygulamalar (ultrason gibi), müziksel enstrümanlarına ilişkin müziksel akustik, sualtı ve okyanus akustiği, yapı akustiği, fizyolojik ve psikolojik akustik, iletişim teknolojilerine ilişkin elektroakustik sayılabilecek birkaç alt başlıktır. Yapı akustiğinin bir alt başlığı şeklinde mimari akustik olarak adlandırdığımız dal aslında insanlığın çok eski zamanlardan beri farkında olduğu, iletişim kalitesini arttırmak için uğraş verdiği ve çözümler araştırdığı bir alandır. Temelde mimari akustik, bir mekânın içerisinde fonksiyonuna bağlı olarak akustik konforun sağlanması için estetik ve tekniği bir arada çözüme ulaştıracak planlama, hesaplama, tasarım, uygulama ve akustik ölçümle doğrulama adımlarını kapsamaktadır. İçeriği itibariyle mimarlık ve mühendislik disiplinlerinin kesişiminde bulunan bu dal, fonksiyona göre en ideal akustik şartların sağlanabileceği mekânlar oluşturulmasını hedeflemektedir.
Bir mekânın tasarımında belli başlı bazı ölçütler dikkate alındığında yapı fiziğiyle ilgili gün ışığı, hava kalitesi ve akustik gibi konular da gündeme gelmektedir. Mekânın karakteristik özellikleri haline gelen bu noktalar eğer doğru ve güzel çözümlenmişlerse o mekânla ilgili kullanıcılar için faydalı olmasının yanı sıra sınırları aşan şekilde ün kazanmalarına da yaramaktadır. Berlin Filarmoni, Viyana Musikverein, Boston Senfoni, Walt Disney Konser Salonu vb.
Akustiğin birincil karakteristik özelliklerden olduğu opera, konser salonu ve tiyatro gibi mekânların yanı sıra açık ofislerden, konferans salonlarına, sınıflardan, havalimanı terminallerine, otellerden konutlara kadar birçok farklı fonksiyona ve boyuta sahip mahallerin gereklilikleri uyarınca akustik konforunun sağlanması önemlidir. Bu sağlandığı durumda ofiste çalışma verimi artacak; konferans salonunda konuşmacı ile dinleyiciler arasında yorucu olmayan, sağlıklı bir iletişim kurulabilecek; benzer şekilde eğitmen keyifle ve zorlanmadan eğitim verirken, öğrenciler de sınıf içerisinde oturdukları yerden bağımsız olarak kaliteli bir duyumla eğitimlerine devam edebilecek; havalimanı gibi büyük hacimli mekânlarda yapılan anonslar yolcular tarafından kolayca anlaşılabilir olacak; otel ve konutlarda bağımsız birimlerin gürültü denetimleri sağlandığı için en önemli rahatsızlıklardan birisi ortadan kalkacaktır. Sonuç olarak akustik, mekânın kullanıcısı durumundaki kişinin doğru ve hoşa giden bir deneyim yaşaması için gerek şartlardan birisidir.
Projelerimizde, mimari tasarım grupları ile çalışmaya başlarken ilk katkı sağlamaya çalıştığımız konuların başında mimari form gelmektedir. Özellikle kültür ve performans yapılarında, konsept aşamasındaki çalışmalarımızda mekânın işlevine göre belirlenen form önerileriyle başlarız. Bunun ardından kişi başına düşen hacim, uzunluk genişlik oranları vb. bilgiler üzerinden ilerleyerek mekânların ana hatlarını belirlemeye çalışırız. Örnek vermek gerekirse klasik müzik konser salonlarında genel kabul gören dikdörtgen prizması şeklindeki ayakkabı kutusu (shoebox) olarak tabir edilen form genellikle tercih edilirken konferans ve gösteri amaçlı salonlarda, seyirciyi sahneye yakınlaştırmak adına daha dar ve geniş fan şeklinde formlar tercih edilebilmektedir. Ana işleve ve dolayısı ile forma karar verildikten sonra kişi başına düşen hacim kriteri ön plana çıkmaktadır. Bu kriter klasik müzik konser salonları için göreceli daha yüksek olup (8-10 m3/kişi) konuşma amaçlı salonlarda daha düşüktür (4-5 m3/kişi).
Performans alanları dışında da mimari form ve elemanlarla mimari akustik performans arasında yakın ilişkiler vardır. Örneğin bir çağrı merkezi içerisinde operatörlerin arasında kullanılması gereken bölücü elemanların akustik nitelikleri oldukça önemli ve belirleyicidir. Farklı bir fonksiyon olarak restoranların veya büyük şirketlerin kafeterya ya da yemek alanlarında da genelde akustik kontrol ihmal edilerek yapılan malzeme ve form tercihleri dolayısıyla akustik konfor sıkıntıları ortaya çıkmaktadır. Tüm bu değişkenler ve mimari tercihler de göz önünde bulundurularak projelerde olabildiğince özgün ve mimari tasarıma en az etki eden çözümlerin arayışıyla konuyu ele almaya çalışıyoruz.
Aslında cevap çok net, en başında ele alınmalı. İhtiyaç programı ortaya konduktan sonra konsept ortaya çıkarılırken akustik danışman ile görüşmelere başlanması ideal durumdur. Akustik danışmanın sonradan dahil olduğu durumlarda çözülmesi zor durumlar ya da bütçe sınırları gibi sıkıntılarla karşılaşılabiliyor. Doğal olarak projenin türü, uygulama yapılacak yer, müşteri talepleri, bütçe durumuna bağlı bir şekilde değerlendirmeler yapılıp akustik danışmanlık konuları her zaman ilk aşamada değerlendirilmeyebiliyor. Ancak örneğin Eskişehir veya Konya’da gerçekleştirilecek bir kültür merkezi projesi için jet uçaklarının günlük olarak eğitim faaliyetleri uyarınca alçak uçuşları nedeniyle oluşan gürültünün denetimi dikkate alınmazsa çok ciddi bir hata yapılmış olacaktır. Konsept tasarımda bu konu dikkate alınmadığı durumda cephe cam detayları veya çatının statik detayları buna uygun geliştirilmemiş olacak ve ilerleyen aşamalarda bu konu gündeme geldiğinde akustik detayların geliştirilmesi veya uygulanması çok zor olabilecektir.
Yenileme aşamasındaki binalarda ilk etapta akustik danışman yerinde akustik ölçüm ve incelemeler sonucunda mevcut durumu değerlendirecektir. Akabinde yürürlükte olan yönetmelikler, talep edilen şartnameler veya genel akustik ölçütler uyarınca yenilemenin akustik özelliklerinin planlamasını sağlayacaktır. Mimari, statik ve mekanik disiplinleri başta olmak üzere paydaşlarla birlikte çalışarak sistem detaylarını oluşturup, malzeme şartnamelerini hazırlayacak ve akustik detayların uygulama projelerine doğru bir şekilde aktarılmasını sağlayacaktır. Uygulama sırasında kontroller yapılarak projeye uygunluğun sağlanması ve son aşamada da akustik performans ölçümleri yapılarak ölçütlerin karşılandığının, önce ve sonra durumlarının da gösterildiği raporlama yapılması ideal iş akışı olacaktır.
Günümüzde üzeri açık gösteri ve konser alanlarında genellikle elektronik seslendirme sistemleri tercih edilmektedir. Bu durumun başlıca sebebi açık mekânlarda sahneden yayılan ses enerjisini seyirciye yansıtacak tavan, duvar gibi elemanların bulunmamasıdır. Bunun yanı sıra günümüzde şehirlerde artan çevresel gürültü de açık alanlarda seslendirme sistemi desteği olmadan performans gerçekleştirilmesini oldukça zorlaştırmaktadır. Bu tip alanların tasarlanmasında da mimari tasarım tercihler büyük önem kazanmaktadır. Hoparlörlerden yayılan sesin seyirciye belli bir süre içerisinde ulaşması (30-50 ms) arzu edilir. Bu süre aralığının dışında kalan geç yansımalar insan kulağı tarafından ayırt edilebilir ve bu durumun ses kalitesini oldukça düşüreceği değerlendirilir. Açık alanlarda bahsedilen hatalardan kaçınmak adına özellikle sahne karşısında kalan yüzeylerin planlamamasına özen gösterilmedir. Antik Yunan tiyatrolarındaki form ve tasarım günümüzde halen geçerliliğini korumakta olup akustik hataların önlenmesi adına iyi bir örnek teşkil etmektedir. Açık alanlarda akustik sorunlarla ilgili sık karşılaşılan konu aslında gürültü denetimi olarak da düşünülebilir. Sıklıkla turizm bölgelerindeki ve İstanbul’un Boğaz kenarındaki eğlence mekânlarından dış ortama yayılan gürültüyle ilgili rahatsızlıkların gündeme geldiği bilinmektedir. Açık havada gürültü kontrolüne yönelik alınabilecek önlemler yok denecek kadar az veya etkisi sınırlı olan önlemlerdir.
Yapı fiziği alanı olarak akustik, teknolojik gelişmelerden özellikle son yıllarda faydalanıyor olmakla birlikte aslında sesin fiziği değişmediği için prensipler de değişmemektedir. Örneğin ses yutucu malzemeler mimari akustik alanında yoğunlukla kullanılan malzeme tiplerindendir. Antik tiyatrolarda kullanılan büyük küplerin içerisinde bulunan saman tipi malzemelerin akustik yutucu nitelikte kullanıldıkları düşünülmektedir. Keza horasan sıvanın malzeme özellikleri, kadife perdeler veya delikli ahşap panoların yutuculuk özellikleriyle uzun zamandır kullanılan malzemeler oldukları bilinmektedir. Günümüz malzeme teknolojilerindeki hızlı ve büyük gelişmeler doğal olarak yapı malzemelerine de yansımaktadırlar. Nano teknolojinin kullanıldığı ürünlere bile rastlanılmaktadır. Hacim akustiği bağlamında malzemeler temel olarak yutucu, yansıtıcı veya saçıcı gibi niteliklerine göre kategorize edilmektedirler. Bunun yanı sıra gürültü ve titreşim denetimi açısından da malzemeler hava doğuşlu ve katı doğuşlu ses karşı yalıtım malzemeleri olarak gruplanmaktadır. Projelerde mekânın işlevine göre belirlenen akustik ölçütleri karşılayacak malzeme ve sistem detayları ortaya çıkarılırken bahsetmiş olduğumuz ürün gruplarından ilgili hesaplamalara göre tercihler yapılmaktadır.
Örneğin bir konferans salonunun sahne kısmında yansıtıcı gruptan, arka duvarlarında ise yutucu gruptan malzemeler tercih edilmesi genelde doğru olan bir yaklaşımdır. Bunun yanı sıra çok salonlu bir sinema kompleksinde salonlar arasında yüksek düzeyli hava doğuşlu ses yalıtımı sağlayacak ağır, ince ve arasında hava katmanları bulunan sistemler kullanılması tercih edilmektedir. Bir konut projesi örneği için ise kazan ve pompa dairesi gibi teknik hacimlerde gürültü ve titreşim kontrolünü sağlamak üzere yüzer döşeme yalıtım şilteleri, duvar ve tavanlarda mekanik sistem bağlantılarında kullanılacak titreşim alıcı askılar gibi elemanlar önem arz etmektedir.
Teknolojik gelişmelere bağlı olarak yeni malzemelerde geri dönüşümlü malzemelerden akustik yutucu veya yalıtım şiltesi gibi malzemeler yapıldığını görmekteyiz. Benzer şekilde gergi malzemelere akustik nitelik kazandırılması veya iyileştirilmesi, paslanmaz çelik mesh malzemelerin titreşim alıcı elemanlarda sönüm artıcı olarak kullanımı, 1 mm altında delik çapına sahip mikro-perfore metal veya ahşap malzemeler ile yüzey dokusunda mimari estetik açısından en düşük düzeyde etki getirilmesine çalışılan akustik yutucu imalatları, yüksek kaliteli dijital baskı teknikleriyle üzerine baskı yapılmış akustik geçirgen kumaşlarla kaplanan teknik süngerlerle elde edilen yutucu panolar günümüzde karşımıza çıkan yeniliklerden bazılarıdır. Öte yandan teknolojik gelişmelerin mevcutta bilinen akustik nitelikli malzemelerin yangına, neme, atmosferik şartlara veya mekanik etkilere karşı dirençlerinin arttırılarak kullanım alanlarının genişletilmesi akustik danışman ve mimarların hareket alanlarının genişletmesi gibi konularda faydalar sağladığı görülmektedir.